DEVLETİN/İDARENİN İŞLEM VE EYLEMLERİNDEN DOĞAN ZARARLARIN TAZMİNİ
- ABDÜLKERİM KÜÇÜK
- 12 Haz 2024
- 3 dakikada okunur

1- VATANDAŞIN MAĞDURİYET VE ZARARLARI
Devlet/idare, kamu gücünü kullanarak gerçekleştirdiği işlemleri aracılığıyla kamu yararını sağlamayı amaçlar ve vatandaşlarına hizmet sunar.[1] Ancak bu hizmetler her ne kadar kamu menfaatini sağlasa da her zaman kusursuz bir hizmetten bahsetmek mümkün değildir. Ya da her zaman her vatandaş için bir menfaatin doğduğunu da söylemek mümkün değildir.
İdare bazen bu hizmetleri gerçekleştirirken kusurlu hareket etmekte, vatandaşların mağduriyetine ve birtakım zararlara uğramasına sebebiyet vermektedir. Ya da idarenin bazı hizmetleri, kimi vatandaşlar için diğerleri nezdinde ayrıca bir külfet oluşturmakta, her ne kadar idarenin sağlanan bu hizmette kusuru olmasa da ilgili hizmet, bazı kişiler açısından özel nitelikte bir zarara sebebiyet vermektedir.
2- İDARENİN SORUMLULUĞU
Hukuk literatüründe sorumluluk, bir kişinin hukuka aykırı fiilinin, bir başkası hakkındaki zararlı neticesinden hesap vermeye mecbur olması veya zarar görenin, hakkını elde edebilmesi için zarar verenin malvarlığına el koyabilmesi anlamına gelir.[2]
Geniş anlamda haksız fiile dayanan sorumlulukta; sorumluluğun unsurları fiil, zarar ve zarar ile fiil arasında illiyet bağıdır. Kusurlu sorumluluk halinde ise “kusur” bu unsurlara ek olarak karşımıza çıkar.
Bu unsurlar idarenin sorumluluğu için de benzer yöndedir. İdarenin hem kusurlu hem de kusursuz sorumluluğunun unsurları, “idareye atfedilebilecek olumlu ya da olumsuz bir fiil, kesinleşmiş ve belirginleşmiş bir zarar ve idarenin fiili ile zarar arasında uygun illiyet bağı” şeklinde olmalıdır.[3] Kusurlu sorumlulukta idarenin kusuru zorunlu bir unsur iken, kusursuz sorumlulukta idarenin kusuru aranmayacaktır.
Kamu gücüne sahip olan idare, vatandaşı ilgilendiren işlem ve eylemlerini gerçekleştirirken vatandaş karşısında üstün bir güce sahiptir. Bu üstün güç karşısında vatandaş hukuken daha da dikkatle korunmakta ve ayrıca vatandaşın uğradığı zararların karşılanması sağlanmaktadır.
3- İLGİLİ MEVZUAT
1982 Anayasasında idarenin sorumluluğuna ilişkin üç temel madde düzenlenmiştir. Öncelikle yargı yolu başlığını taşıyan madde 125/7’ye göre “İdare kendi işlem ve eylemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” Görüldüğü üzere hüküm oldukça geniş bir kapsama sahiptir ve idarenin her türlü faaliyetine bir sorumluluk yüklemiştir.
a- Resmi Görevlilerin Vatandaşlara Verdiği Zararlardan Sorumluluk
Anayasadaki bir diğer ilgili madde, temel hak ve hürriyetlerin korunması başlığını taşıyan madde 40/3’tür. Buna göre “Kişinin, resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.” Bu maddede de yine genel bir sorumluluk çizilmiş, her türlü haksız işlemden doğan zarar karşısında idareye sorumluluk yüklenmiştir.
b- Memurların Vatandaşlara Verdiği Zararlardan Sorumluluk
Anayasanın ilgili üçüncü maddesi ise madde 129/5’tir. Buna göre “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.” Bu maddeye göre memurun sebep olduğu zarardan kaynaklı tazminat davasının doğrudan idare aleyhine açılması düzenlenmiş ve idarenin sorumluluğunda bir daraltmaya gidilmemiştir. Bu üç madde de idarenin sorumluluğunu oldukça geniş bir kapsamda düzenlemiş, belirli kıstas ve unsurların ifadesinden kaçınılmıştır.
İdarenin sorumluluğuna ilişkin ayrıca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu önemli hükümler içermektedir.
4- DİKKATLE İNCELENMELİ VE HAREKET EDİLMELİDİR!
Özetle Türk Mevzuatında idarenin sorumluluğu genel olarak düzenlenmiş, her somut olay için geniş bir yorum imkanı bırakılmıştır. Örneğin idarenin sorumluluğunu saptarken kusurun derecesi ne olacaktır veya hangi durumlarda kusurun varlığı kabul edilecektir? Ya da idarenin zarar doğuran eylemleri nelerdir? Zarar doğuran eylemin belirlenmesinde ne gibi kıstaslar gözetilmelidir? Ya da zarara sebebiyet veren olaylar arasında farklı sorumluluk türlerinden bahsedilebilir mi? Örneğin bazı Danıştay kararları idarenin sorumluluğunu, hizmet sorumluluğu, kusursuz sorumluluk veya sosyal risk ilkesi olarak ayrı başlıklarda değerlendirilebilmektedir. Ayrıca doktrinde de idarenin sorumluluğu bu ayrı başlıklar altında incelenebilmektedir.
Vatandaşlar, bu hususları etraflıca analiz etmeli, idarenin zararlı işlem ve eylemlerinden doğan zararlarını yargı yolunda net şekilde ifade etmelidirler. Elbet bu alanda profesyonel bir hukuk hizmetinin alınması vatandaşların ilgili haklarının savunulmasını ve zararların karşılanmasını çok daha etkin ve hızlı sağlayacaktır.
[1] AKYILMAZ, Bahtiyar / SEZGİNER, Murat / KAYA, Cemil, Türk İdare Hukuku, Seçkin Yayınevi, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 8. Baskı, Ankara, 2017, s. 42.
[2] Ali Fuat BAŞGİL, “Devletin ve Diğer Amme Hükmi Şahıslarının Mesuliyeti Meselesi”, Adalet Dergisi, Ankara, 1940, s. 598, aktaran DURKAL EROĞLU, Müzeyyen, İdarenin Sorumluluğunun Ortaya Çıkışı Ve Temeli, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 1, Mart 2019, s. 161; İMRE, Zahit, “Doktrinde ve Türk Hukukunda Kusursuz Mesuliyet Halleri”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 13, Sayı: 4, 9 Eylül 2011, s. 1479.
[3] Yayla, Y. (2014), İdare Hukuku, Beta, İstanbul, 2009, s:3451 Halil KALABALIK, İdare Hukukunun Temel Kavram ve Kurumları, Sayram, Konya, aktaran ŞAŞMAZ, Aysema Pelin, İdarenin Sorumluluğu Ve Danıştay Kararlarındaki Görünümüne Genel Bakış, Ekonomi İşletme Siyaset Ve Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, Aralık 2016, s. 214.
Yorumlar